11 Nisan 2011 Pazartesi

NE YAPACAĞIM BEN?

Zamanında sosyal bir hayatı olan, çalışan kadınlar için annelik daha da zormuş:


Tüm gün evde bebek ile beraber olmak, sürekli oyun oynamak isteyen bir miniğin sevimliliklerine hiçbir zaman hayır diyememek, uyutmak, o uyurken yemeğini hazırlamak, yıkamak, temizlemek, sevmek, ilgilenmek...


Ne kadar uslu, tatlı, yumuşak huylu da olsa bebeğiniz, istediği sadece yanında durup, onunla oynamanız da olsa ne yazık ki bir süre sonra çok sıkıcı olmaya başlıyor :(


Tüm cümlelerin öznesi; biz. Hayattaki en önemli şey; ne güzel meyve yediği. Sabahları çalar saat; onun günün ilk ışıkları ile beraber yükselen sesi. Gün içinde dinlenme zamanları; ancak o uyuduğu zaman.


Yapılması gerekenleri akşama bırakıp, yemek sonrasında, onları yapmak için hiç enerjinin kalmadığını farketmek...


Giyinip, süslenip kendini evden dışarı atmayı, dışarıdaki hayata eklemlenebilmeyi istemek. Hayatın akıp gitmesi ama bir türlü hayata katılamamak, katılacak gücü kendinde bulamamak.


Ne yapacağını bilemeden zamanı böyle boş boş geçirmek...


Ne yapacağım ben?

18 Ocak 2011 Salı

5 ÇAYI :)

Akşam eşimin iş arkadaşları misafirimizdi. Mercimekli köfte yaptım. Tuzunu ve baharatını koymadan birazını Güneş için ayırdım.

İnce ince dereotu ve maydanoz kıydım, biraz zeytinyağı ile birlikte hepsini yoğurdum. Minicik toplar yaptım.

Güneş için henüz erken ama bebeğiniz kendi yiyebiliyorsa çok eğlenceli bir yemek olduğu kesin.

TATLI ZAMANIIII!

Canım, hepimizin canı zaman zaman yemeğin üstüne tatlı istemez mi? E bebeklerimizin neyi eksik?

İşte gönül rahatlığı ile yedirebileceğiniz bir tatlı:

Kayısılı irmik tatlısı.

3-4 kuru kayısıyı 1 bardak suda haşladıktan sonra, blenderdan geçiriyoruz. Suyunda da 1 yemek kaşığı irmiği pişiriyoruz. Sonra ikisini karıştırıyoruz. İşte bu kadar. Basit, lezzetli...

OTLU OMLET

Bugün Güneş için kahvaltıya biraz değişiklik kattım. Her sabah aynı şeyleri yemekten sıkılmıştı sanırım. Bu değişiklik iyi oldu.

Dereotu, maydanoz, biraz tereyağı ve yumurta sarısı ile omlet yaptım.



Pek lezzetli oldu :)

Oğlum da ağzının tadını biliyor; afiyetle hepsini yedi.

14 Ocak 2011 Cuma

kuzum ,bugün aslı teyzenin kucağında fotoğrafını gördüm,senden ayrılalı on gün oldu.ama sen daha da güzelleşmişsin,çok güzel olmuşsun,gözlerimi alamadım senden.çok özlemişim seni bitanem.

10 Ocak 2011 Pazartesi

kuzum şimdi yanımda olsan sana bir sarılsam bir sarılsam....

HAYAT BİR ÇOCUĞA NASIL ANLATILMALI?

Bu yazıyı seneler önce okumuş ve çok beğenmiştim. Paylaşmak istedim:

Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi.

Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:

Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı 'insan yetiştirmek' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın. Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını... Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...

Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona. Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini, kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu, gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret. Kitaplardan keyif almasını, ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını, ama okumayı sevmesini öğret ona. Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı. Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona, sıkılıp da kendini yönlendirmeyi bulmasını.

Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla. Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar, bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...

Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona. Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret. Alın terine saygıyı öğret ona. Aşk acısı çekmenin hiç âşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret. Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret, başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı... Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret. Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.

Hayatı sorgulamayı öğret ona... Bilginin en büyük güç olduğunu öğret. Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını.

Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret. Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı... "İstemiyorum", "hayır" demeyi öğret ona, istediğinde ise "istiyorum" demeyi, Sevdiğinde ise "seni seviyorum" diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...

Sorgusuz sevmeyi... El yazısı ile notlar yazmayı... Lafı dolandırmamayı... Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona. Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını, İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret... Ama en çok da kendini sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini... Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini... Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını...

Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...

5 Ocak 2011 Çarşamba

AYRILIK

Ayrılık, ayrılık, yaman ayrılık..

Minik kuzum bugün senden ayrıldım, nasıl yaptım bilmem ki!

Nasıl dayanacağım bilemiyorum. Seni düşünmeden bir saniyem geçmiyor. Hele sabah bizi yolcu ederken o gülen, güzel yüzün hiç gözümün önünden gitmiyor. Seni çok özledim bitanem, çok seviyorum seni.

Güzel günler tatlım.

29 Aralık 2010 Çarşamba

KAHVALTI İÇİN DEĞİŞİK BİR MENÜ

Bebeğiniz hep aynı şeyleri yemekten sıkıldı mı?

Aynı kahvaltı bulamacı, aynı sebze çorbaları, muhallebiler...

Güneş'in birkaç gün kahvaltısını yemekte isteksiz olduğunu farkettiğimde, her şeyi karıştırıp bulamaç yapmaktan vazgeçtim. Menüyü şöyle değiştirdim: Tereyağında lor peynirli yumurta sarısı, tahin-pekmezli ekmek, anne sütüyle ezilmiş ceviz ve bisküvi ve mandalina suyu. Krallara layık bir sofra oldu. :)



Aynı biz büyük insanların yediği gibi, bir lokma ondan bir lokma diğerinden yedirdiğimde çok keyifle kahvaltısını bitirdi.

Bazen fındık, muz, elma püresi, ıhlamur gibi şeyler ekleyerek çeşit yaratmaya çalışıyorum. Değişik şeyler bulmak ne de zor işmiş.

Bizimle birlikte sucuklu yumurta, tulum peyniri, ev salçası yiyebileceği günlerin gelmesini dört gözle bekliyorum. :)